قوله
تعالى { قالوا
يا موسى إنا
لن ندخلها أبدا
ما داموا فيها
فاذهب أنت
وربك فقاتلا }
115- "Ey Musa!
Onlar Orada Oldukça Biz Asla Oraya Girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin Gidin Savaşın,
Doğrusu Biz Burada Oturacağız, Demişlerdi" (Maide 24)
أنا أبو بكر
بن أبي النضر
قال حدثني أبو
النضر نا عبيد
الله الأشجعي
عن سفيان عن
مخارق عن بن
شهاب عن عبد
الله قال جاء
المقداد يوم
بدر وهو على
فرس له فقال
يا رسول الله
إنا لا نقول
كما قالت بنو
إسرائيل لموسى
اذهب أنت وربك
فقاتلا إنا
هاهنا قاعدون
ولكنه امضه
ونحن معك
فكأنه سري عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
[-: 11075 :-] Abdullah (b. Mes'ud)'un
naklettiğine göre Bedir günü Mikdad, atının üzerinde gelip: "Ey Allah'ın
Resulü! Biz, israil oğullarının Musa'ya dediği gibi: ''...sen ve Rabbin gidin
savaşın, doğrusu biz burada oturacağız ... '' demeyiz. Ama biz: ''Yürü, biz de
seninleyiz'' deriz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
memnun olduğu yüzünden belliydi.
Tuhfe: 9318
Diğer tahric: Buhari
(3952, 4609); Ahmed, Müsned (3698).
أنا محمد بن
المثنى عن
خالد حدثنا
حميد عن أنس
بن مالك أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم سار إلي
بدر فاستشار
المسلمين
فأشار عليه
أبو بكر ثم استشار
رجلا فأشار
عليه عمر ثم
استشارهم
فقالت الأنصار
يا معشر
الأنصار
إياكم يريد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال إذا
لا نقول كما
قالت بنو
إسرائيل
لموسى أذهب
أنت وربك
فقاتلا إنا
هاهنا والذي
بعثك بالحق لو
ضربت كبدنا إلى
برك الغماد
لاتبعناك
[-: 11076 :-] Enes b. Malik anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir'e gittiği zaman Müslümanların
görüşünü sorunca, Hz. Ebu Bekr görüşünü söyledi. Sonra bir daha sorunca Hz.
Ömer görüşünü söyledi. Ensar: "Ey Ensar topluluğu! Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sizin görüşünüzü soruyor" deyince, Ensar:
"Biz, israil
oğullarının Hz. Musa'ya: '' ... Sen ve Rabbin gidin savaşını doğrusu biz burada
oturacağız ... '' (Maide 24) dediği gibi demeyeceğiz, Seni hak olarak gönderene
yemin ederiz ki; (atını) Berkü'l-Gımad'a sürmüş olsan, yine de peşinden
geliriz" dediler.
Tuhfe: 649
8290'da geçmişti.
أنا علي بن
خشرم أنا عيسى
عن الأعمش عن
عبد الله بن
مرة عن مسروق
عن عبد الله
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم لا
تقتل نفس ظلما
إلا كان على
بن آدم الأول
كفل من دمها
لأنه أول من سن
القتل
[-: 11077 :-] Abdullah (b. Mes'ud),
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Suçsuz yere her adam öldürülüşünde
Adem peygamberin oğlunun da bunun vebalinde bir payı olur. Zira adam öldürmeyi
ilk başlatan odur" buyurduğunu na kletmiştir.
Tuhfe: 9568
3433'te tahrici
geçmişti.
قوله
جل ثناؤه {
إنما جزاء الذين
يحاربون الله
ورسوله }
116- "Allah ve
Peygamberiyle Savaşanların ve Yeryüzünde Bozgunculuğa Uğraşanların Cezası ...
" (Maide 33)
أنا عمرو بن
عثمان بن سعيد
عن الوليد عن
الأوزاعي عن
يحيى عن أبي
قلابة عن أنس
أن نفرا من عكل
قدموا على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فأسلموا
واجتووا
المدينة
فأمرهم النبي
صلى الله عليه
وسلم أن يأتوا
إبل الصدقة
فيشربوا من
أبوالها
وألبانها
فقتلوا
راعيها
واستاقوها
فبعث النبي
صلى الله عليه
وسلم في طلبهم
قافلة فأتي
بهم فقطع
أيديهم
وأرجلهم وسمل
أعينهم ولم
يحسمهم
وتركهم حتى
ماتوا فأنزل
الله عز وحل
أنما جزاء
الذين
يحاربون الله
ورسوله الآية
[-: 11078 :-] Enes bildiriyor: Ukl kabilesinden
bir grup Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip Müslüman oldular ve
Medine'ye yerleştiler. Ancak Medine'nin havası onlara yaramadığı için
hastalandılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekat develerinin
atladıldığı yaylaya gitmelerini, develerin sütünden içip idrarından
faydalanmalarını tavsiye etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
tavsiyesine uyup gittiler. Ancak sürünün çobanını öldürüp sürüyü de alıp
gittiler. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peşlerinden iyi iz
süren birilerini gönderip yakalanmalarını emretti. Yakalanıp getirildiklerinde
el ve ayaklarını kestirdi, gözlerini çıkardı. Kesilen yerlerin kanı durmasın
diye de yaralarını dağlatmadı. Ölene kadar da öylece bıraktı. Bunun üzerine şu
ayet nazil oldu: "Allah'a ve Resulüne savaş açanların ve yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asıımaları
veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden
sürülmeleridir ... " (Maide 33)
Tuhfe: 945
3474'te geçmişti.
Tahrici için 3473'e bakın.
قوله
تعالى { يا
أيها الرسول
لا يحزنك
الذين
يسارعون في
الكفر }
117- "Ey
Peygamber! Bir Topluluk Adına Casusluk Edenlerden inkara Koşanlar Seni Üzmesin
... " (Maide 40)
أنا محمد بن
العلاء نا أبو
معاوية نا
الأعمش عن عبد
الله بن مرة
عن البراء بن
عازب قال مر
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بيهودي
محمم مجلود
فدعاهم فقال
هكذا تجدون حد
الزاني في كتابكم
قالوا نعم
فدعا رجلا من
علمائهم فقال
أنشدك بالله
الذي أنزل
التوراة على
موسى أهكذا
تجدون حد
الزاني في
كتابكم فقال
لا ولولا ما
نشدتني لم
أخبرك نجد حد
الزاني في
كتابنا الرجم
ولكنه ظهر في
أشرافنا فكنا
إذا أخذنا الرجل
الشريف
تركناه وإذا
أخذنا الرجل
الضعيف أقمنا
عليه الحد
فقلنا تعالوا
نجتمع على شيء
نقيمه على
الشريف
والوضيع
فاجتمعنا على التحمم
والجلد
وتركنا الرجم
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إني
أول من أحيا
أمرك إذ أماتوه
فأمر به فرجم
فأنزل الله عز
وجل يا أيها
الرسول لا
يحزنك الذين
يسارعون في
الكفر إلى إن
لم تؤتوه
فاحذروا يقول
ائتوا محمد
صلى الله عليه
وسلم فإن
أفاتكم
بالتحمم
والجلد فخذوه
وإن أفاتكم
بالرجم
فاحذروا إلى
قوله { ومن لم
يحكم بما أنزل
الله فأولئك
هم الكافرون } في
اليهود وإلى
قوله ومن لم
يحكم بما أنزل
الله فأولئك
هم الظالمون
في اليهود إلى
قوله ومن لم
يحكم بما أنزل
الله فأولئك
هم الفاسقون
قال في الكفار
كلها يعني
الآية
[-: 11079 :-] Bera b. A.zib anlatıyor:
Yüzü kömür ile karartılmış ve kırbaçlanmış Yahudi bir adam Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına getirilince onları çağırdı ve: "Zina eden
kişiye had (ceza) olarak kitabınızda bunu mu buldunuz?" buyurdu.
Yahudiler: ''Evet" cevabını verince onlardan alim olan birini çağırdı ve:
"Allah için soruyorum! Siz zina eden kişi için had (ceza) olarak
kitabınızda bunu mu buluyorsunuz?" dedi. o: ''Hayır! Eğer sen bana
sormamış olsaydın seni tasdik etmezdim. Biz kitabımızda onu recm olarak
buluyoruz. Ancak zina eşraftan saydığımız kişiler arasında çoğaldı. Bu konuda
eşraftan birini yakalarsak onu geri bırakıyor, zayıf birini alırsak ona şeri
ceza uyguluyoruz. Bunun üzerine gelin şerefliye de, zayıfa da uygulayacağımız
bir şeyde birleşelim deyip kömürle yüz karartmaya ve kamçı vurmaya karar
kıldık, recmi de terkettik" dedi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allahım! Öldürülmüş olan emrini ilk ihya eden benim" deyip,
recmedilmesini emretti ve adam recmedildi. Bunun üzerine Yüce Allah:
"Kalbieri inanmamışken, ağızlarıyla, ''inandık'' diyenler, yahudilerden
yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara
koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, ''Böyle bir
fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının'' derler ... " (Maide 40)
ayetini indirdi.
Diyorlar ki: Muhammed'e
gidin, eğer size kömürle karartmakla ve kamçı vurmak ile fetva verirse alınız.
Eğer recm ile fetva verirse sakınınız. Bu konuda Yüce Allah: " ... Kim
Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta
kendileridiril (Maide 44) ayetini indirdi. Yahudiler hakkında Yüce Allah:
" ... Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdiril
(Maide 45) ayetini indirdi. Yine Yahudiler hakkında Yüce Allah: " ... Kim
Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıklardıril (Maide 47) ayetini
indirdi. Bu ayetler, kafirlerin hepsi içindir.
Tuhfe: 1771
قوله
تعالى
والجروح قصاص
118- " ...
Yaralara Karşılıklı Kısası Yazdık ... " (Maide 45)
أنا محمد بن
المثنى نا
خالد نا حميد
عن أنس قال
كسرت الربيع
ثنية جارية
فطلبوا إليهم
العفو فأبوا
فعرضوا عليهم
الأرش فأبوا
وأتوا النبي
صلى الله عليه
وسلم فأمر
بالقصاص فقال
أنس بن النضر
يا رسول الله
تكسر ثنية
الربيع والذي
بعثك بالحق لا
تكسر قال يا
أنس كتاب الله
القصاص فرضي
القوم وعفوا
فقال إن من
عباد الله من
لو أقسم على
الله لأبره
[-: 11080 :-] Enes der ki: Rubeyyi,
bir cariyenin ön dişini kırdı ve (Rubayyi'nin yakınları karşı taraftan)
affedilmelerini istediler, ama dişi kırılanın yakınları bunu kabul etmedi.
Diyet teklif edildi, ama onu da kabul etmediler. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gittiler ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kısas emri verdi. Enes b. en-Nadr "Rubayyi'nin dişi mi kırılacak?
Seni hak olarak gönderene yemin olsun ki Rubayyi'nin dişi kırılmayacaktır"
dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Enes! Allah'ın
Kitab'ı kısası emreder" buyurdu. Durum öyle olunca dişi kırılanın
yakınları razı olup onu affettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'ın kullarından öyle kişiler vardır ki, (şöyle olacak diye) Allah'a
yemin etse Allah onun yeminini yerine getirir" buyurdu.
Tuhfe: 636
6933'te geçmişti.